20 Ocak 2016 Çarşamba

Kadınlar Rüyalar Ejderhalar- Ursula K. Le Guin


Ursula’nın çeşitli denemelerinden oluşan kitabı “ Kadınlar Rüyalar Ejderhalar” geçtiğimiz hafta sonu iki günde bir solukta bitiverdi.  Daha önce Ursula’nın herhangi bir romanını özellikle “Yerdeniz Büyücüsü” nü okuyanların bu kitabı okuması kitabın içeriği açısından daha anlaşılır olmasına neden olacaktır. Nitekim “Yerdeniz Büyücüsü”ndeki Ged’in yazar tarafından nasıl yaratıldığının anlatıldığı bir bölüm var.

Gelgelelim kitaptaki diğer bölümlere… Bu sefer fantastik öykülerden ziyade Ursula ve “yazmak” eylemiyle ilgili değerlendirmeleri hakkında fikir sahibi oluyoruz.  Kitapta daha önceden okuduğumuz fantastik romanlarında kurguyla bize aktardığı Ursula bakış açısını, bu sefer doğrudan düşüncelerle kendisi ifade ediyor. Örneğin, feminist bakış açısını kurgudan çıkarabilirken romanlarından, buradaki denemesinde kadınlık, yazarlık ve hayata dair doğrudan bir anlatımı var. Ya da Yerdeniz Büyücüsü’nde Jung’un gölge arketipini kullanıldığını biliyorsunuz ama Jung ile ilgili sempatisini  ve düşüncelerini doğrudan bir anlatımla bu kitapta bulabiliyorsunuz.

Benim en sevdiğim bölümler ise “Gölge ve Çocuk” , “Çuval Kuramı ve Kurgu” oldu.  Çuval Kuramı feminist tarafıma iyi geldi, Gölge ve çocuk kısmı da çok ilginçti.
Son olarak kitabı okurken Ursula’nın karşınıza oturmuş bir yandan kahve içerken bir yandan da sorularınızı cevaplıyor gibi samimi bir anlatımı var. O yüzden kısa sürede okunabilir.
İyi Okumalar…

 Not: Kitaptan altını çizdikleriminden bazılarını paylaşıyorum:

“Çocuklara tamamen dürüstçe ve gerçeklere dayanarak iyilik ve kötülükten söz etmenin yolu, benlikten, iç, en derin benlikten söz etmektir. Bu çocukların başa çıkabileceği zaten başa çıktıkları bir şeydir; aslında büyürken tek işimiz de budur: Kendimiz olmak. Bunun ümitsiz bir iş olduğunu hissedersek ya da tersine hiç emek istemediğini düşünürsek başaramayız. Bir çocuk çaresizliğe ya da sahte bir kendine güvene zorlanırsa, korkutulur ya da pışpışlanırsa, gelişme güdük kalır ya da yolundan sapar.
Büyümemiz için bize gereken gerçekliktir, insan erdemini ya da kötülüğünü aşan bir bütünlüktür. Bilgiye, kendimizi bilmeye ihtiyacımız vardır. Kendimizi ve gölgemizi görmemiz gerekir. Çünkü gölgemizle yüzleşebiliriz; onu kontrol edebilir, onun rehberliğini kabul edebiliriz: böylece belki de büyüdüğümüzde, güçlenip toplum içinde sorumlu yetişkinler olduğumuzda, dünyada yapılan kötülükler, katlanmak zorunda olduğumuz adaletsizlikler, azap ve acı karşısında ve o en sondaki nihai gölge karşısında, çaresizlikle teslim olmaya ya da gördüklerimizi inkâr etmeye daha az eğilimli oluruz.”

 “ Eğer çocukluktaki hayal gücünün kökünü kazıyabilirseniz, o çocuk büyüyünce patates olur.”

“ Hiçbir şey acı kadar kişisel ve paylaşılmaz değildir.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder